İzlenim: Gündoğumu
- Esra Duygu

- 10 Eyl 2022
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Ağu
Yaprak çıtırtılarıyla pencereye vuran ağaç dallarının kulaklarımızı doldurduğu tatlı bir sonbahar gününden hepinize merhaba! Bugün, Claude Monet'nin en ünlü tablosu olan İzlenim: Gündoğumu'nu inceleyeceğiz ki sizler de zaten bu esere oldukça aşinasınız. Defterler, küpeler, telefon kılıfları, ofis duvarları... Hemen hemen her yerde bu eserin reprodüksiyonlarını görmeye alışıksınız. Bunun nedeni tablonun Empresyonizm akımının doğmasında önemli bir yere sahip olması.

Ressam: Claude Monet
Eserin Bitiş Tarihi: 13 Kasım 1872, saat 07:35
Eserin Bulunduğu Yer: Musée Marmottan Monet, Paris
Eserin Gerçek Boyutu: 48 cm x 63 cm
Tür: Manzara - Şehir
Stil: İzlenimcilik (Empresyonizm)
Teknik: Yağlıboya
Materyal: Tuval
Tablo ilk kez 1874'te, Claude Monet, Edgar Degas, Pierre-Auguste Renoir, Camille Pissarro ve Berthe Morisot gibi usta ressamların Paris, Salon Galerisi'nin bağımsız sergisinde yer almıştı. Dönemin tanınmış sanat eleştirmenlerinden Louis Leroy, serginin tanıtım yazısını yazarken, sergiyi ve sanatçıları küçümsemek amacıyla, Monet'nin tablosundan yola çıkarak, sergide bulunan ressamlara Empresyonistler adını takmıştı.
Konturların belirsizleşmesine karşılık ışığın ve yarattığı izlenimin odak haline geldiği bu akım zaman içinde "moderniteye başkaldırı" olarak kabul görürken, Monet'nin empresyonizme adını veren tablosunu tam olarak ne zaman yaptığı hep tartışma konusu oldu. Öyle ki, bazıları tablonun adına rağmen resmedilenin gün doğumu değil, gün batımı olduğunu bile iddia ediyordu. Amerikalı astrofizik profesörü Donald Olson'un uzun araştırmaları ve hesapları bize gösterdi ki, Monet'nin "İzlenim: Gün Doğumu" tablosunda, 13 Kasım 1872 günü, saat 07:35'teki o 'an' resmediliyor. Bazı kaynaklarda eserin 1873, 1874 hatta 1875 yılında tamamlandığına dair bilgiler görebilirsiniz. Bu konu hakkında hâlâ tartışmalar devam ediyor. Fakat Monet eserine imzasını 1872 yılında attığı için genelde kitaplarda bu yıl baz alınır. Tabii Prof. Olson'un yaptığı araştırmalar da bunu destekler nitelikte.
İzlenimcilik, modern resim sanatındaki ilk büyük devrimci harekettir desek pek de yanılmış sayılmayız aslında. Hatta Monet bile, Southampton Quay'deki otel odasından bu tuvali birkaç saatte tamamladığında, bunun sanat tarihinde gerçek bir dönüm noktası olacağını bilmiyordu. Tabloyu tamamladığında eseri için düşündüğü başlık "Vue du Havre" olmasına rağmen daha sonralarda sergilerde yaşanan olaylar nedeniyle tablonun ismini değiştirmek durumunda kaldı. Bu durum bana şunu düşündürdü, bazen çok fazla materyalist düşünüyoruz. Ve tabloları zaman zaman estetik birer eşya olarak görüyoruz. Aslında onlar kasıtlı olarak veya olmayarak tarihin de birer parçası, tarihi değiştiriyorlar.
Monet, resimlerinde fırça darbeleriyle oluşturduğu değişik renklerde noktalarla istediği izlenimi uyandıracak renk ve ışık etkisini yaratmayı başarmış. Renk ve ışığın etkisinden midir yoksa doğa ve sanatçı arasında kurulan bağın derinliğinden midir bilemem ama Monet'nin tablolarında Seurat'ın aksine şiirsellikten rahatlıkla söz edebiliriz. Onu zamanının ressamlarından farklı kılan, belirgin yapılan boyamalar ve konu materyalleri. Belirgin derken, renklerin canlılığından söz ediyorum. Yoksa resimlerinde bir belirginlik, netlik, keskinlik söz konusu değil. Çoğu zaman figürlerin yüzleri bile anlaşılmıyor. Bunun da nedeni yine geniş atılan fırça darbeleri. Maddeler ve hava birbirinden kesin olarak ayrılmıyor, birbiri içinde eriyor gibi görünüyor.
Güneş, şüphesiz ki bu kompozisyonun odak noktası. Limanın soğuk ve puslu atmosferinde, sıcak tonları ve canlılığı ile tüm dikkatleri üzerine çekiyor. Eser için şiirsellikten ve duygulardan bahsedebiliriz demiştik. Bu sisli deniz sahnesine yakışan da budur zaten.
Birkaç küçük kayık ve içinde belli belirsiz seçilen insan siluetleri.
Sabah güneşinin suyun üzerinde yansıması.
Uzakta sisten dolayı seçilemeyen tekneler ve diğer tüm detaylar…
Eğer şair olsaydım bu sahne için bir şiir yazabilirdim.



Yorumlar