La Grande Jatte Adası’nda Pazar Öğleden Sonra
- Esra Duygu

- 12 Mar 2023
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Ağu
Georges Seurat'nın kısa hayat öyküsünü yazdıktan sonra Mart ayını kendisinin tablolarına ayırmayı uygun görüyorum. Ve göz aşinalığımız bulunan bu tabloyla ilk incelememize başlıyoruz.

Ressam: Georges Seurat Eserin Başlangıç Tarihi: 1884 Eserin Bitiş Tarihi: 1886 Eserin Yaradılış Yeri: Fransa Eserin Bulunduğu Yer: Şikago Sanat Enstitüsü Eserin Gerçek Boyutu: 207.5 x 308 cm (2 metreye, 3 metre) Tür: Tür resmi Stil: Ard İzlenimcilik, Puantilizm (Noktacılık) Teknik: Yağlıboya Materyal: Tuval Öncelikle her gönderide olduğu gibi tabloyla ilgili teknik bilgileri yukarıda sizlerle paylaştım. Eski gönderilerimde tabloların orijinal isimlerinin de yer alması gerektiğini düşündüğüm için bunları da yazıyordum. Ancak zamanla eserlerin Türkçe isimlerinin yaygınlaşması ve bizlerin de sanata duyduğu ilginin artması nedeniyle, eserlerin orijinal isimlerini karışıklık olmadığı sürece paylaşmamayı düşünüyorum. Bu durumla ilgili görüş belirtmek isterseniz iletişim sayfamızdaki form sayesinde doğrudan benimle iletişime geçebilirsiniz.
Tabloyu betimleyerek başlayalım. Oldukça büyük ve dikdörtgen bir tablo üzerinde güneşli bir günde nehrin kıyısında insanlar yeşillikler içerisinde resmedilmiş. Görselin sağında oldukça koyu yeşille boyanmış ağaçlıklar sola doğru uzanırken, devamında solda ise nehrin bir kısmı görülüyor. Bitkilerin ve ağaçların yer yer yeşilden sarıya doğru giden tonlarda boyandığını görüyoruz. Resmin ön planındaki figürlerin diğer figürlere göre daha ince ayrıntılarla ve daha büyük resmedildiğini görüyoruz.
Eski dönemlerde, Fransa'nın Sein Nehri'ne kıyısı olan bölgelerinde insanlar yürüyüşlerini nehir kıyılarında sonlandırarak bulundukları sınıfa göre nehrin bir kıyısında sosyalleşirlerdi. Daha üst sınıflardaki insanlar yine kendi sınıflarına mensup insanların bulunduğu, nispeten daha güzel bir yerde bulunurken; işçiler, fabrikaların denk geldiği ve ağaç gölgeliklerinden uzak, kıyının tam vurduğu yere yakın dinlenebiliyorlardı. Bizim tablomuzda ise, nispeten daha üst sınıfa mensup insanlar görüldüğü gibi ağaçların yapraklarından oluşan yarı gölge alanlara uzanarak, pikniklerini yaparak hem sosyalleşiyorlar hem de nehrin manzarasını izliyorlar.
Fransa'da La Grande Jatte adasının sahilinde bulunan insanları manzaraya karşı dinlenirken resmeden Seurat, tabloya 1884 yılında başladı ve bitirmesi yaklaşık olarak iki yıl sürdü. Boyutlarından da anlayacağınız üzere çok büyük bir tuval kullandı. Resim, ressamın bilinen en büyük tablosu. Seurat, parkın manzara görüntüsü üzerine tüm dikkatini yoğunlaştırarak arazi görüntüsünü tuvaline işledi. Daha sonra orijinal figürleri işlemeye başladı. İlk başta karakalem daha sonra yağlıboya eskizler yaptı ve bunları zaman zaman değiştirdi. Figürleri çalışırken, parka gider, eskiz defterine gördüğü figürlerin değişik hallerini çiziktirirdi ve bunu çok sık yapardı. Çünkü figürleri ana tablo üzerine oturtunca, figürlerin tabloya uyum sağlaması ve formlarının en uygun pozisyonda olması gerektiğine inanırdı. Georges Seurat bir marangoz olsaydı, burada ince ince hesaplanan ve işlenen bir işçilikten söz edebilirdik. Figürlerin doğal ortamında önce eskiz defterlerine sonra atölyedeki ana tuvale aktarılması Seurat'nın hemen hemen her resmine uyguladığı yöntemlerden biridir aslında.

Ressamın resimde uyguladığı üslup, çok küçük minyatür renkli noktaları birbirine karşıt olacak şekilde yan yana hatta bazen üst üste koymaktı. Önce tamamlayıcı renklerden oluşan küçük yatay fırça darbeleriyle bir kat oluşturdu. Ve sonra yine tamamlayıcı renklerden oluşan ve uzaktan bakıldığında katı ve ışıltılı formlar olarak gözüken küçük noktalar ekledi. Bu yöntem, noktaların iç-içeliğini gören seyircinin gözü ve beyninde bir optik illüzyon ile tek bir renk gibi algılanmasını sağladı. Uygulanan bu tekniğe Seurat önce ayırma, bölme, parçalama anlamına gelen Divizyonizm adını vermekteydi fakat günümüzde noktalama anlamına gelen Puantilizm denilmektedir. Noktalama tekniği kullanmak suretiyle hazırlanan bir tablodaki renklerin, geleneksel fırça darbeleriyle yapılan tablolara kıyasla, daha kuvvetli ve parlak olacağını iddia ediliyordu. (Hemen yukarıda bulunan resimdeki ağaçlara bakabilirsiniz, yeşilin üzerindeki kırmızılar orada daha belirgin) Seurat, bu tablonun nispeten ortasında bulunan figürleri daha canlı ve parlak görüntülü olmalarını sağlamak için tablonun etrafına resimdeki renklerin zıttı renklerle bir bant görüntüsü oluşturdu. Tabii ki, yine zıt renkteki noktalarla. Yukarıdaki resmin kenarlıklarına bakabilirsiniz.
Eserin kompozisyonu ve figürleri de yukarıda az önce değindiğimiz gibi ince ince işlenmiştir. Tabloda toplam 48 insan, 3 köpek, 1 maymun ve 8 kayık/tekne görülüyor. Bunların her biri, tabloda görünen görüntülerinden önce çok sayıda ön çizim yapılarak tabloya yerleştirildi. Bütün bu teknik özellikleri, incelikleri, hesaplamaları bir arada düşündüğümüzde eserin sistematik bir şekilde işlendiğini söylesek pek de haksız sayılmayız. Biraz figürleri ve detayları inceleyelim. Resmin ön planında ayakta duran ve oturup/uzanan hareketsiz figürler görülürken, daha geri planda sıçrayan köpek, kürek çeken insanlar, yürüyenler gibi hareketi ön plana çıkaran figürler resmedilmiş. Yine de resmin geneline baktığımız zaman bir durağanlık, hareketsizlik söz konusu. Bu oyuncak askerler gibi resmedilen figürler ressamın o dönemde çok fazla eleştiriye maruz kalmasına neden olsa da ilerleyen dönemlerde bu figürlerin orta sınıfa mensup Fransız halkını çok iyi aktardığı konusunda sanat eleştirmenleri hemfikir olmuştur.
Resmin sağ tarafında sol profilden resmedilmiş, ayakta duran bir kadın ve erkek dikkatimizi çekiyor. Çok da yaşlı görünmeyen bu çift, ilk dikkat çekici figürler. Kadının üst kısmındaki siyah alt kısmındaki mavi-mor elbise, elbisenin kalça kısmının aşırı derecede kabarıklığı, yere değen uçlarının hafif fırfırlı ve tam da dönemine uygun bir şekilde yerden bir karış yukarıda sonlanması. Kadın topuz yaptığı saçlarını, adamın yakasındaki gülle uyumlu mor süslemeli şapkasının içine gizlemiş. Sağ eliyle siyah şemsiyesini tutarken sol eliyle bir maymununun bağlı olduğu tasmayı tutuyor. Küçük kahverengi köpeğinin tasmasını da henüz yeni açmış. Ve köpek yenice koşmaya başlamış. Benzer bir fötr şapka takan erkek figüründe ise siyah çizmelerinin üzerine giydiği açık mavi-mor takımıyla birlikte, kızıla yakın bıyıkları, sol cebindeki çiçeği, sol gözündeki monokl, sağ elindeki sigara dışında pek bir ayrıntı seçilemiyor.

Bu görkemli çiftin hemen önünde, başka bir grup insanı uzanırken görüyoruz. Turuncu ve kolsuz t-shirt ve gri pantolon giyinen erkeğin başında siyah kasket takıyor. Sol ayağını nehre doğru uzatırken, sağ ayağını kıvırıp sağ eliyle tuttuğu piposunu içiyor. Hemen sağındaki kadın ise ayaklarını uzatmış kucağında bulunan örtüyle uğraşıyor. Kadının sol yanında yerde sarı kapaklı üst üste konulmuş iki kitap bulunuyor. Sağ yanında ise iki dizini kırmış elinde bastonuyla uzakları seyreden bir erkek bulunuyor. Resimde ikinci dikkat çeken grubu inceledik.
Diğer tüm figürler şimdiye dek incelediğimiz bu beş figüre göre daha az dikkat çektiği için daha detaylı ve yakından bakmak gerekiyor. Örneğin, bu arkadaş grubunun az ilerisinde bir kadın nehrin hemen ucunda elinde oltaya benzer bir şey tutuyor. Hemen yanındaki kahverengi şapkalı kadın ise şemsiyesini kapatarak yanına oturmuş. Onlara daha yakında olan, yaşlı bir kadın arkası dönük şekilde, eşi ise sol profilden elinde şemsiyesi açık bir şekilde resmedilmiş. Nehirde yelkenliler, kürek çekenler ve şemsiyesini açarak güneşlenen bir kadınla birlikte hafif batmış gibi görünen siyah bir gemi var. Ağacın top top olmuş yeşilliklerini inceleyerek tablonun ortalarına dönüyoruz. Tam burada turuncu şemsiyesini açmış bir kadın ve bembeyaz elbisesiyle bir çocuk gözüyoruz. Küçük prenses, tıpkı benim çocukluğuma benziyor. Biraz daha ön planda oturan iki kadından biri onları izlerken diğeri de topladığı çiçeklerle ilgileniyor. Tablonun ortalarında bir yerlerde bir adam ayakta trompet çalıyor. Tam olarak onun melodisi değildir elbette ama bu tabloya baktıkça içimde büyüyen sıcacık duyguyu besleyen bir şarkı da eklemek istedim yazıya. Eğer şimdiye dek açıp dinlemediyseniz yazının sonunda muhakkak dinlemenizi öneririm.
Başlarda diğer Empresyonistler gibi, Seurat da Empresyonizmi benimsedi. Ve tablosunu İzlenimciliğin kurallarına göre yapmış gibi görünse de, durum tam olarak böyle değil. Empresyonist ressamlar, akımın katı kurallarını aşmak ve resimlerine kendi kişiselliklerini de katmak istediler. Geleneksel Empresyonizm temalarından vazgeçmeyerek, üzerine eklemeler yaptılar. Bu açıdan Pissarro, Signac, van Gogh ve Seurat gibi ressamlar Monet gibi gelenekçilerin eserlerinden daha farklı eserler ortaya koymaya başladılar. Bu yeni akıma da Art-İzlenimcilik (Post-Empresyonizm) denildi. Birlikte incelediğimiz bu tablo da, Post-Empresyonizm ve Noktacılık tekniği açısından sanat dünyası için büyük önem taşımaktadır. Ve Empresyonizm ve Post-Empresyonizm'in ardından yepyeni akımlar doğmasına olanak tanımıştır.
Seurat'nın hayat hikayesine göz atmak isterseniz daha önce yazdığım bu yazıya bakabilirsiniz.
Okuduğunuz için teşekkürler,
Mutlu haftalar.
Önerilen Yayınlar veya Yazılar:
Video: Khan Academy (Türkçe)
Makale: Dr. Bülent Yüksel - Ressam Seurat'nın Grande Jatte Adası'nda Bir Pazar Öğleden Sonrası Adlı Tablosu ve Besteci Webern'in op. 21 Senfoni Adlı Eserlerinden Hareketle Noktacılık (Kendisine makalesinde, yıllar önce yazdığım yazılara atıfta bulunduğu için çok teşekkür ediyorum, sevdiğim bir yazıdır, okumanızı tavsiye ederim)



Yorumlar